Bilim adamları insanları tekrar gençleştirecek!
Araştırma laboratuvarları, yaşlanan bedenleri gençliğe yeniden programlamak için teknolojiyi sonuna kadar kullanıyor. Çok uzun yıllar önce Japonya'daki Kyoto Üniversitesi'ndeki bilim adamları dikkate değer bir keşif yaptı. Bir deri hücresine sadece dört protein eklediklerinde ve yaklaşık iki hafta beklediklerinde, bazı hücreler beklenmedik ve şaşırtıcı bir dönüşüm geçiriyor: Yeniden gençleşiyor.
Yaşam yolculuğuna yeni başlayan, günlük bir embriyoda bulunan türle neredeyse aynı kök hücrelere dönüşüyor. Oldukça ilginç değil mi? Şimdi, on yıldan fazla bir süredir sözde hücresel yeniden programlama üzerinde çalışıp ufak değişiklikler yaptıktan sonra araştırma laboratuvarları, sürecin yaşı tersine çevirmek için benzeri görülmemiş yeni bir gelişmeye yönelik cesaret verici ipuçlarına sahip olduklarını belirtiyor.
Tıbbi Gençleştirme İşe Yarıyor mu?
Bilim adamları, laboratuvar hayvanlarına sınırlı, kontrollü dozlarda yeniden programlama proteinleri uygulayarak, prosedürün hayvanları da daha genç hale getirdiğine dair kanıtlar gördüklerini söylüyor.
Daha önceki zamanlarda uzmanlar hayvanları alıp onları "genç" yapmanın bir yolu olarak "tıbbi gençleştirme" yapıyordu. Şimdi ise "gençleştirme programlaması" olarak adlandırılan yeni bir teknoloji üzerinde çalışılıyor.
Bu çalışmalarda asıl amaç DNA yapısını tam olarak anlamak ve sonunda çok çeşitli hastalıkları tersine çevirmek için bir tedavi olarak uygulamak. Uzmanlar bunun mümkün olabileceğini, çünkü genç hücrelerin daha fazla esnekliğe sahip olduğunu, biyolojik stresten eskilerin yapmadığı şekilde geri dönüş alabileceklerini söylüyor. Yapılan çalışmalar sonucunda şişman farelerin tedaviden sonra diyabetten kurtulduğu ve diğerlerinin, tıbbi gençleştirmenin sağlıklı bir dozu sayesinde, normal olarak ölümcül dozlarda ağrı kesicilerden kurtulabildikleri iddia ediliyor.
Gençleştirme Çalışmaları Son Hız Devam Ediyor
Elbette, “gençleştirme” kelimesi biraz farklı görünüyor fakat yapılan çalışmalarla bunun tam olarak durumu ifade ettiğini söyleyebiliriz. Her yıl milyonlarca bebek, ailelerinin yaşlanan sperm ve yumurta hücrelerinden doğuyor.
Şimdilik, hiç kimse bu gelecekteki tedavilerin nasıl görünebileceği konusunda kesin bir fikre sahip değil. Bazıları bunların insanların DNA'sına eklenen genetik terapiler olacağını söylüyor; diğerleri, işi yapan kimyasal hapları keşfetmenin mümkün olduğunu düşünüyor.
Hatta uzmanlar, insanların bugün olduğundan çok daha uzun yaşamalarına izin verebileceğini söylüyor. Belki de 200 yıl kadar yaşamamız artık mümkün olacak. Tabi ki bu da oldukça sağlam bir iddia.
Çalışmalar için ise çok yüklü miktarda harcamalar yapıldı.
‘Tıp, Yeniden İcat Edilebilir’
Konuyla ilgili bütün bilinmeyenler, yeniden programlama çalışmasını bu kadar çekici yapan şeyin bir parçası.
Bununla alakalı olarak uzmanlar, “Genomda bir gençlik çeşmesi varsa, onu ilk bulan tıbbı yeniden icat edebilir ve yaşlılığımıza musallat olan sayısız hastalığı tedavi etme şeklimizde de devrim yaratabilir” diyor.
Kök Hücreler Yeniden Programlandı
Yeni araştırılan bir teknik, Japon bilim adamları tarafından 2006 yılında keşfedilen bir prosedür. Tanımlanan dört protein sıradan hücrelerin tıpkı embriyolarda bulunanlar gibi güçlü kök hücrelere dönüşmesine sebep oluyor.
Hastalardan alınan hücreler, daha sonra nakledilebilir dokular, retina hücreleri ya da nöronlar üretmeye çalışmak için kullanılabilecek kök hücreler yapmak için yeniden programlamak amacıyla kullanıldı.
Uzmanlar çalışmalarını nasıl doğru sonuçlandırabileceklerini araştırdılar ve farklı deneyler yaptılar. Son derece hızlı yaşlandıran progeria hastalığına yakalanmış fareler üzerinde genetik mühendisleri çalışmalar yaptı. Genleri çok uzun süre açık bıraktılar fakat fareler kanser oldu. Zaman geçtikçe kısmi yeniden programlama sistemi oluşturdular ve fareler daha sağlıklı hale geldi, biraz daha uzun yaşadı.
Bu kısmi yeniden programlama olgusunun tam olarak nasıl çalıştığı konusu araştırma işletmelerinin ana odak noktası.
‘Yaşlanma Saati’ Kullanmak Araştırmaları Kolaylaştırıyor
İngiliz ekibin hücrelerin gençleştiği sonucuna varmasının bir yolu, “yaşlanma saati” kullanmak oldu. Bunlar, belirli bir genin açık mı yoksa kapalı mı olduğunu belirleyen kimyasal işaretler olan DNA'daki epigenetik değişiklikleri saptayan ölçümlerden oluşuyor. Bu belirteçler bir ömür boyunca belirgin değişikliklere uğradığı için sadece iki ya da üç yüz tanesini kontrol ederek birkaç yıl içinde bir kişinin ya da herhangi bir hayvanın yaşını tahmin edilebiliyor.
Bu saatler ürkütücü bir şekilde doğru olduğundan, bazı araştırmacılar artık yaşlanmanın temel olarak epigenetik kodun kademeli olarak bozulmasından kaynaklanabileceğine inanıyor. Bu da oldukça ilgi çekici bir teori.
Uzmanlar, Sonuçları Tam Olarak Paylaşmıyor
Şimdiye kadar, canlı fareler için bireysel gençleştirme iddialarının çoğu, diğer laboratuvarlar tarafından çok fazla tekrarlanmadı ve bazı insanlar, bunların yaşandığı konusunda da şüphe duyuyor. Hayvanların ya da dokularının sağlığını ölçmek kesin bir bilim değil.
Ama bir yandan çalışan uzmanlar bu yöntemin ve çalışmanın da hayvanlarda yaşlanmayı yavaşlattığını belirtiyor. Gerçekte ise araştırmacılar tümör görmemişlerdi, ancak sadece iki organdaki hücrelerin epigenetik yaşını önemli ölçüde değiştirmişlerdi: Böbrekler ve deri. Yaşlanmayı yavaşlattıkları söylenmesine rağmen, çalışan ekipler kısmen yeniden programlanmış farelerin ne kadar süre yaşadığı hakkında yorum yapmıyor. Yayınlarındaki bazı veriler, kemirgenlerin yaşam sürelerinin olağanüstü olduğunu gösteriyor.
Aslında şimdiye kadar hiçbir araştırma grubu ya da şirket, kısmi yeniden programlamaya maruz kaldıktan sonra normal farelerin daha uzun yaşadığını kanıtlı bir şekilde bildirmedi.
‘Ömür Boyu Uzatma Çalışmaları Yapmayacağız’
Uzmanlara göre yeniden programlama, birinin kaç yaşında olduğuna bakılmaksızın uygulanabilecek bir “hastalığı tersine çevirme” yaklaşımı vaat ediyor. Altos uzmanları tarafından yapılan açıklamalara göre, uzun ömürlülükte herhangi bir uzatma gerçekleşirse, bu sadece insanları daha sağlıklı hale getirmenin “kazayla bir sonucu” olur.
Şirket yeniden programlamanın genel olarak ömrü uzatıp uzatmadığını belirlemeye çalışmayacağını söylüyor. Buna ek olarak uzmanlar, “Ömür boyu uzatma çalışmaları yapmayı düşünmüyoruz. Ayrıca sadece birkaç deney bu konuda pratik olmayacaktır. İnsanlarda böyle bir test çok uzun sürebilir. Bizler, düzenleyiciler tarafından kabul edilen ve büyük ilaç şirketleri için çekici olan klinik araştırmalarda tanıdık çerçeveler kullanarak belirli hastalıkları ya da sakatlıkları tersine çevirmek için "çok özel" girişimlerde bulunmayı düşünüyoruz” diyor.
Ayrıca uzmanlar şunları da söylüyor: ‘Ortalama yaşam süresinin artması için çok fazla alan var. İster kanser ister kalp hastalığını tedavi etmek olsun, esasen tüm tıbbın amacı bu. Biz de yaptığımız çalışmalarla bu konuda bir devrim yaratmak için uğraşıyoruz.”